Orkun Usak: Türkiye’de kaleci sıkıntısı yok

26 Haziran 2007

Uzun yıllardan sonra Galatasaray’ın kalesi bu sezon Türk kalecilere emanet olacak. Sarı-kırmızılı takıma imza atarak 8 yıl önce ayrıldığı yuvasına yeniden dönen Orkun Uşak ile Hilmi Sever, Florya Metin Oktay Tesisleri’ndeki imza töreninin ardından bir araya geldi. Genç kaleci henüz attığı imzanın mürekkebi kurumadan sorularımızı yanıtladı. Orkun, kendinden emin duruşu ve konuşmalarıyla sanki bu sezon, Galatasaray’ın kalesinde sorun yaşanmayacağının mesajını veriyordu. Şimdi sizleri sarı-kırmızılı takımın yeni file bekçisiyle yaptığımız röportaj ile baş başa bırakıyoruz:

Galatasaray’a 8 yıl aradan sonra yeniden döndün neler hissediyorsun?

Çok keyifli bir olay, 1999 yılında Galatasaray’ın alt yapı oyuncusu olarak burdan ayrılmıştım, o gün ki şartlarda başka takımlarda futbol oynamayı düşünmüştüm. Aradan geçen süreci iyi değerlendirmişim ki, Galatasaray kulübü beni tekrar bünyesine kattı. Az önce tesisleri gezdim, her şey bıraktığım dönemdeki gibi, çok heyecanlandım, çok hoşuma gitti.

Bugünü hiç unutmazsın heralde…

Kesinlikle unutmayacağım. Dediğim gibi futbola burda başladım, futbolu öğrenmeye burda başladım. Şimdi Galatasaray Kulübü’nde öğrendiğim şeyleri Galatasaray Kulübü’nün yararına kullanabileceğim, böyle bir şansım oldu. İnşallah başarılı olabilirim.

Galatasaray’dan ayrılışın nasıl oldu?

O dönemde A Takımın başında Fatih Terim vardı. 17 yaşındaydım 3. Lige Beykoz’a kiralık gittim geldim, daha sonra pilot takım kabul edilen 2. Lig’deki Bakırköy’e kiralık gittim orda oynadım, daha sonra yine kiralık Üsküdar Anadolu’da oynadım ve Galatasaray’la mukavelemin bittiği 1999 yılında da biliyorsunuz Sayın Mehmet Ağar Elazığlı, Elazığ’ın iyi bir takım kurduğunu, orda bana ihtiyaç olduğunu söylemişti. O’nun da yardımıyla oraya gittim, Elazığ’da bir şampiyonluk yaşadık ve birinci lige çıktık, çok keyifli bir dönemdi. Ardından iki yıl daha Elazığ’da kaldım, oradan da Ankaragücü’ne transfer oldum. 2001 yılından bu yana Süper Lig’de görev alıyorum.

“A.GÜCÜ’NDE PSİKOLOJİM BOZULDU”

Ankaragücü’nden ayrılışın nedeni neydi? Hikmet Karaman ile yaşadığın sorunlar sıkça gündeme geldi.

Ankaragücü’nde tam 3 sene oynadım, bu sezon devre arasında Erciyesspor’a transfer oldum. Ankaragücü’ne sene başında Hikmet Hoca’nın gelişiyle beraber oynamamaya başladım, Hoca tercihini diğer kaleciden yana kullandı. Tabi bu da bende sıkıntı yarattı. Bu kesinlikle bir isyan değil, her futbolcunun içinde oynama dürtüsü, takıma faydalı olabilme isteği vardır. O dönemde yedek kalınca üzüldüm. Bu benim için bir sıkıntı yarattı, açıkçası psikolojim bozuldu. Çünkü o dönemde Milli Takım’a gidiyordum, oynatılmadığım için Milli Takım’a da gidememeye başladım. Böyle sıkıntılı bir dönem yaşadım, daha sonra Başkanımız Cemal Aydın ile konuştum ve ben ayrılmak istiyorum, şansımı başka bir yerde denemek istiyorum dedim. O da sağolsun anlayış gösterdi ve Erciyesspor’a gittim.

“BÜLENT KORKMAZ’A MİNNETTARIM”

Erciyesspor’da senin gibi hırslı bir kişi olan Bülent Korkmaz ile bir araya geldin. Bu iyi bir birliktelik oldu, 16 maçta 10 gol yedin ve çok iyi bir dönem geçirdin. Bülent Korkmaz ve Erciyesspor hakkındaki görüşlerini alabilir miyiz?

Öncelikle Bülent Korkmaz’a çok teşekkür ederim. Çünkü o dönem oynamamanın bir etkisi vardı bende psikolojim bozuktu, o zor zamanımda bana yardım etti, elini uzattı. O’na hayatım boyunca minnet duyacağım, bana yaptığı iyiliğin karşılığını hiç bir zaman ödeyemem. Erciyes’e gittikten sonra bana çok iyi yaklaştı, ne olursa olsun bana güvendiğini, görev vereceğini, her zaman arkamda olduğunu dile getirdi, bu da bana çok büyük bir güven verdi, o aldığım güvenle de lig boyunca yürüdük gittik.

Erciyesspor’un gerçekleştirdiği müthiş çıkışta sen de büyük rol oynadın. Takım çok iyi bir hava yakalamıştı, biraz o ortamdan bahseder misin?

Açıkçası ben Erciyes 11 puanlı, ligin en çok gol yiyen takımı gibi şeylere hiç bakmadım gittim oraya. Çünkü Bülent Korkmaz bir şeye inandıysa vardır onda bir hikmet dedim, O’nun peşinden oraya gittim. Sonra idmanlara çıktıktan sonra gördüm ki bu takımda hiç kümede kalmaya oynayan bir takıma havası yok. Herkes ara dönemde Erciyesspor küme düştü, lig başlar öylesine maçlarını oynar ve düşer diyordu ama takımda bunun aksine sanki UEFA Kupası’na gidecek bir takımdaki ortam vardı. Kimse güvenini yitirmemişti, kimse umudunu kaybetmemişti ve inanın ömrüm boyunca göremeyeceğim bir arkadaşlık gördüm Erciyes’te. Bunun sonucunda belki ligde kalmayı başaramadık ama biz elimizden geleni yaptık, ucundan tutabildiğimiz kadar tuttuk. İkinci yarıda 26 puan aldık, şampiyon Fenerbahçe bile ikinci yarıda 26 puan almadı.

“BURSASPOR İLE ANLAŞTIM DEMEDİM”

Bursasspor’a imza attığına yönelik haberlerin çıktığı günün ertesinde Galatasaray’a geldin. Son andaki bu değişiklik nasıl oldu?

Son anda değişen bir şey olmadı aslında. Hiç bir zaman Orkun Uşak’ın ağzından Bursaspor ile anlaştığına yönelik bir açıklama çıkmadı. Tatildeyken gazeteyi bir açıyorum, ‘Orkun Galatasaray yolunda’, diğer gün açıyorum ‘Orkun Bursaspor ile anlaştı, bonservis sorunu çözüldü’ falan. Hatta bazen arıyorum menajerimi abi böyle şeyler yazıyor diyorum, yok böyle bir şey görüşmeler devam ediyor diyor. Hiç bir zaman kesin Bursaspor ile anlaşmadım. Bülent Hoca’nın orda olduğundan dolayı baya baya bir ciddi görüştük ama bonservis bedelimin indirilmesine yönelik Bursaspor, Erciyes ile görüşürken Galatasaray devreye girdi ve onlarla anlaştık.

Burssaspor yönetiminin Galatasaray’a tepkisi var. Yeşil-beyazlı yönetimden anlaştığımız oyuncunun aklını çeldiler yönünde açıklamalar geldi…

Galatasaray aslında hep devredeydi, dediğim gibi Bursa ile Erciyes arasındaki bonservis pazarlıklarının sürdüğü dönemde bir bekleme süreci vardı, Galatasaray o süreci bekledi, katılımcı olmadılar, gözlemlediler. Daha sonra baktılar ki fiyat budur anlaşabiliriz, devreye girdiler ve anlaştık.

“TÜRKİYE’DE KALECİ SIKINTISI YOK”

Bu sezon üç büyük takımın kalesini de Türk kaleciler koruyacak, tabi Fenerbahçe son anda bir hamle yapmazsa. Yakın geçmişe kadar Milli Takım’da sürekli olarak Rüştü forma giyiyor ve başka kaleyi koruyabilecek kaleci olmadığı söyleniyordu, bu sezon böyle bir sorun yaşamayacak gibi gözüküyor…

Türkiye’de kaleci sıkıntısı olduğuna inanmıyorum. Türkiye’de yetenekli kaleciler var, ülkemizde kaleci yetişiyordu ama sahada Türk kalecilere görev vermiyorlardı. Bu dönem artık değişiyor. Üç büyük takım kalelerini Türk kalecilere emanet ederek diyorlarki; biz size güveniyoruz, yabancı hakkımızı da diğer mevkiilerde kullanacağız. Bence bir takımın en önemli parçalarından biri kaleci, çok iyi bir takım kurarsınız ama orda bir eksiklik varsa çok büyük sorunlar yaşarsınız. O nedenle bu dönemi Türk kalecileri için bir milat kabul ediyorum. İnşallah bizler elimize gelen bu şansı sonraki nesillere aktarmak adına iyi değerlendiririz. Bu Milli Takım için de büyük kazanç, bu kalecilerden iyi olan milli formayı giyecek.

Galatasaray kalesinde forma için sıkı bir rekabet yaşanacağa benziyor. Fevzi’nin Antalyaspor’a verildiği söyleniyor ama forma için çekişeceğin Aykut gibi çok iyi bir kaleci daha var…

Zaten rekabet olmazsa başarı olmaz. Kişileri daha yukarılara iten mücadeledir, insanın mücadele edebilmesi için de karşısında onu zorlayabilecek birisinin olması lazım. Ben bu mücadelenin çok olumlu ve Galatasaray’a faydası olacağını düşünüyorum.

“FEVZİ’YE SORMANIZ LAZIM”

Fevzi’nin, senin transferin sonrasında tepki olarak “inanmıyorum telefonu kafamda kıracağım şimdi” dediği iddia edildi. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersin?

Vallahi bilmiyorum, bunu Fevzi’nin kendisine sormanız gerek. Eğer bana sorarsanız, Fevzi’nin bunu bana anlatması gerek, ‘evet Orkun böyle bir olay oldu ben de kızdım, tepkimi dile getirdim’ demesi lazımki ben onun üzerine konuşayım. Şu an konuşursam muallakta bir olay ile ilgili konuşmuş olurum.

Fevzi ile hiç görüştün mü?

Hayır görüşemedim. Fevzi ve Aykut ile merhabalaşmam var ama başka tanışıklığım yok.

Galatasaray’ın başına Feldkamp getirildi, yaşı ile ilgili eleştiriler ise fazlasıyla yapıldı. Yeni teknik direktörün ile ilgili neler söylemek istersin…

Büyük takımlarda yapılan transferlere ve teknik adam seçimlerine her zaman bir eleştiri olmuştur. Ben Feldkamp’ın geçmiş dönemde Galatasaray’a fayda verdiğini ve bu dönemde de çok büyük fayda sağlayacağını düşünüyorum. Özellikle Galatasaray’ın yaptığı transferler çok olumlu, bu yeni oyuncuları sahanın içinde en iyi şekilde kullanacağını düşünüyorum. Yaşının da verdiği tecrübeyle kulübümüze çok faydalı olacak.

“ELİNİZE KAĞIT KALEM ALSANIZ ANCAK BU KADAR İYİ BİR TAKIM KURARSINIZ”

Galatasaray’ın transferde nokta atışı yaptığına dair Adnan Sezgin’in ve futbol kamuyonun ortak bir görüşü var.

Bu görüşe kesinlikle katılıyorum. Geçmiş sezonlarda Galatasaray’ı hep dışarıdan izledim, şu anda içindeyim, elinize kağıt kalem alıp bir takım yapmaya çalışsanız ancak bu kadarı olurdu. Gerçekten inanılmaz transfler yapılmış, tam ihtiyaç olan futbolcular alınmış. Bu transferlerle Türkiye’de ve Avrupa’da çok iyi işler yapacağımıza inanıyorum.

Galatasaray’da hedef yine UEFA Kupası olarak gösterilmeye başlandı…

Tabii ki böyle bir iyi takım kurduktan sonra, bütünlük sağladıktan sonra bu takımın Avrupa’da iş yapacağı kesin.

Sen de bir çok iyi futbolcu gibi Sakaryalısın. Galatasaray’ın efsane futbolcularından biri olan Hakan Şükür de Sakaryalı, O’nun ile ilgli neler söyleyeceksin?

Hakan Abi’yi alt yapıdaki dönemlerden tanıyorum. Milli Takım’da beraber olduğumuz zamanlar var. Çok iyi bir ve kaliteli bir insan zaten futbol kariyerini konuşmaya gerek yok. Özellikle Sakaryalı olmasından dolayı O’nu bir kere daha çok seviyorum. Burda inşallah daha fazla beraber olma fırsatı bulacağım.

“YAĞMURDA, ÇAMURDA TARAFTARIMIZ BİZİ YALNIZ BIRAKMASIN”

Klasik bir sorudur biz de soralım; Galatasaray taraftarına mesajın var mı?

Ben klasik olmuş ‘kalem gollere kapalı’, ‘kale benim’ gibi demeçleri doğru bulmuyorum. Kim hakediyorsa, kim Galatasaray kulübüne daha büyük fayda verecekse o görev alsın. Taraftara şunu söyleyebilirim; onlar doğal olarak her sene başarı istiyorlar ve çıtanın daha da yüksek olmasını bekliyorlar ancak kaçırdıkları bir nokta var. Her geldikleri maçtan galibiyet bekliyorlar ama lig 34 maçlık bir periyod, galip geldiğin gibi, mağlup da olabilirsin berabere de kalabilirsin. Onlardan istediğim her maçta bizi gelip desteklesinler, karda, yağmurda, çamurda bizi yalnız bırakmasınlar ve bizden en iyisini beklesinler. Biz de bu en iyiyi yapmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

Bir çok takımda gezdin, bu gidip gelmelerinde hiç büyük takımlara gelme ümidini yitirdiğin dönemler oldu mu?

Benim zaten hiç bir zaman büyük takımlara gelmek, İstanbul’da oynamak gibi bir hayalim yoktu açıkçası. Zaten İstanbul’da doğdum, 20 yaşına kadar burda büyüdüm ve yaşadım, illa Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye gideceğim diye kendimi parçalamadım. Çünkü insanın nerde huzur buluyorsa orda oynamasından yana olan biriyim. Şu andaki ortam, şartlar ve iç huzurum burda olmama gerektiğini inandırdı beni. İnşallah yanılmam, huzur ve mutluluğu burda da yakalayıp uzun yıllar Galatasaray forması giyerim. Genç yaşıma rağmen çok şey öğrendim ve yaşadım, bunların en başında profesyonelce düşünmek zorunda olduğumuz geliyor. Buraya gelmeyi kendim seçtim, inşallah da bu seçim doğru olur.

Unutamadığın bir maç var mı?

Hayatımda Kayseri Erciyesspor-Çaykur Rizespor maçı gibi bir maç oynamadım. İki penaltı ve golleri kaçırıp, 90+5’te gelen bir golle yıkıldığımız maç. Kalesini koruduğum takımlarda bir çok mağlubiyet gördüm ancak beni hiç bu kadar yoran ve üzen bir maç oynamamıştım. O maçı ömrüm boyunca unutamam.

“KENDİMLE GURUR DUYUYORUM”

Hedeflerin arasında Avrupa var mı?

Öncelikli hedefim Galatasaray’da kaleye geçmek. Bunun yanında çok küçük yaşlardan beri düşündüğüm Avrupa’da bir takımda oynamak var. Bu konuda ümitsizliğe kapıldığım dönemler oldu ama şu gelinen noktaya bakınca düşünüyorum demek ki hiç hedeften şaşmamışım. Kendimle de bu konuda gurur duyuyorum. Yabancı ülkede oynamak için önce yabancı dil bilmeniz lazım, ben de bunun eğitimini alıyorum; İngilizce biliyorum, şimdi de İtalyanca eğitimi alacağım.

İtalya Ligi’ni sevdiğini biliyorum. Avrupa’da oynamak istediğin ligler ve takımlar hangileri?

Çok fazla futbol maçı izleyen bir insan değilim, zaten işim bu o nedenle çok fazla izlemeyi ve konuşmayı sevmiyorum. İtalya Ligi’nin benim için bir özelliği var. Çocukluk yıllarımda İtalya 90 vardı; Roberto Baggio, Baresi, Maldini gibi oyuncuların yarattığı bir ekol vardı, ben de bunlarla büyüdüğüm için bu lig bana çok çekici geliyor. Bu bir hayal tabi, bunu gerçekleştirip gerçekleştirmemek benim elimde. İnşallah bu hayalim gerçek olur.

“KİMSEYİ ÖRNEK ALMADIM”

Futbolculuk hayatında örnek aldığın isimler var mı?

Hiç böyle bir isim olmadı, birini örnek almayı iyi bulmuyorum. Çünkü mutlaka örnek aldığın insana doğru bir yöneliş başlıyor. Hep kendim olmaya çalıştım, Orkun’un stili olsun istiyorum, ne Buffon’un stili ne Van der Sar’ın stiline özendim kendi stilim olması için çalışıyorum.

Galatasaray bugüne kadar çoğunlukla yabancı kaleciler ile kalesini sağlama almış bir imaj çizdi…

Galatasaray alt yapısında oynadığım dönemlerde Taffarel vardı kalede. O’nun iyi bir kaleci olduğunu biliyordum ama o kadar iyi olduğunu bilmiyordum. Stilini örnek almadım ama onu gözlemleyerek iyi olan hareketlerini almaya çalıştım. Bir çok şeyi ondan öğrendim diyebilirim. Türkiye’ye gelen yabancı kalecilere karşı değilim, tabii ki iyi olanlar gelsin ama bunlar artık parmakla sayılacak kadar az olmaya başladı. Gelen isimler artık daha çok menajerlerin önerdiği adı piyasada dolaşan isimler. Bu konuda hep sıkıntı duyuyordum ama bu sene Türk kalecilere bir güven var inşallah biz de bu güveni boşa çıkarmayız.

“VAN DER SAR’I BEĞENİYORUM”

Avrupa’da beğendiğin kaleciler kimler?

Van der Sar’ı çocukluğumdan beri beğenirim. Kaleciler artık libero gibi topu iyi oyuna sokabilmeli, geri pasları iyi bir şekilde ileri aktarabilmeli, Van der Sar’da o yönden beğendiğim bir kaleci.

Maçlardan önce yaptığın istavroz hareketi ile ilgili çok tepki aldın. Bu haketin anlamı nedir?

Bununla ilgili çok soru geldi bana. O benim çok uzun zamandan beri yaptıım uğur ile alakalı. Hiç bir dini, sosyal anlamı olmayan bir hareket, sadece benim ile Allah arasında olan bir şey. Tekrar söylüyorum o benim uğurum, bunun hiç bir simgesel anlamı yok.

You may also like

0 comments

Leave a Reply

By