Arena’nın büyüleyici etkisi!

24 Eylül 2010

Bir rüyanın gerçekleşmesi Türk Telekom Arena. Tüm Galatasaray camiası, ilk maçın oynanacağı o günü büyük bir sabırsızlıkla bekliyor. Bu statla birlikte sarı-kırmızı taraftarlar hem modern bir statta maç izleme keyfine kavuşacak hem de ezeli rakipleriyle artık daha rahat boy ölçüşebilecek. Futbolcuların keyfi de bir başka olacak.

Dün Galatasaray Başkanı Adnan Polat, yöneticiler ve futbolcuların yer aldığı Türk Telekom Arena gezisine, basından kalabalık bir grupla iştirak ettim. Stada gitmeden önce içimde büyük bir heyecan ve merak vardı. Stadı ilk görecek kişilerden biri olmak da beni ayrıca mutlu ediyordu. Acaba ilk tribünlere çıktığımda neler hissedecektim?

İLK HEYECAN VE KARMAŞIK DUYGULAR…

Bu sorunun cevabını almama artık çok kısa bir süre kalmıştı. İçinde bulunduğum araçla Türk Telekom Arena’ya yaklaştıkça, yapının görkemi daha da artıyordu. Evet inşaat büyük ölçüde tamamlanmıştı ancak daha yapılacak çok iş vardı. Çalışmalar tüm hızıyla sürüyordu. Taşlı, tozlu yollardan geçtikten sonra Türk Telekom Arena’ya ulaştım.

Sıra stat dışında kısa bir bekleyişe geldi. Daha sonra güvenlik adına baretleri başımıza geçirdik ve Başkan Adnan Polat önde bizler arkada yürümeye başladık. Geniş bir koridordan geçip, tribünlere çıkan noktaya geldiğimizde ise kısa bir süre duraksadım.

Futbol konulu filmlerde, büyük takıma transfer olan genç oyuncunun ilk kez stada çıkarken yüzüne vuran ışıkla yaşadığı şaşkınlığın ve ardından karşısında gördüğü dolu tribünlerle birlikte içine girdiği karmaşık duyguların (şimdilik boş ama görkemliydi) bir benzerini Türk Telekom Arena’da yaşıyordum.

TRİBÜNLER ÇOK YAKIN, RÜZGAR YOK…

Stat gerçekten muhteşemdi, bu kadar beklemeye değecekti. Dolu tribünleri ve zeminde koşan oyuncuları da gözümün önüne getirince, Türk Telekom Arena’nın tam anlamıyla bir futbol mabedi olacağını söylemem abartı olmasa gerek.

Sanki sahanın içinde hissi uyandıracak kadar zemine yakın tribünler son derece etkileyiciydi. Sarı-kırmızılı taraftarların büyük desteğinin Türk Telekom Arena’da çok etkileyici bir baskıya dönüşeceği kesin. Tabii burada taraftara da büyük iş düşüyor. Tribünler mutlaka dolmalı, az sayıda taraftar burada adeta kaybolur ve beklenen etki yaratılamaz.

Stat dışında güçlü bir rüzgar olmasına rağmen, rüzgar önleyiciler sayesinde tribünlerde ve sahada en ufak bir esinti bile hissedilmiyordu. Olimpiyat Stadı’nı gören biri olarak, bunun değerini daha iyi anlıyordum.

ZEMİNE İLK KİM AYAK BASACAK?

Bizler büyük bir merak ve şaşkınlıkla yeni stadı izlerken, futbolcular tribünlerden henüz toprak olan sahaya doğru tek sıra halinde inmeye başladılar. Onların yeni evleriyle ilk kez karşılaşmaları hayli ilginç oldu. Tüm futbolcular merdivenlerin her iki tarafını kaplayan kameraman ve foto muhabiri arasında, patlayan flaşlar eşliğinde yukarıdan aşağıya doğru sanki kırmızı halıda yürüyen artistler gibi Türk Telekom Arena’nın zeminine ayak bastılar.

Türk Telekom Arena’nın zeminine ilk ayak basmak da öyle kolay iş değildi. Gökhan Zan ve Aykut arasında kıyasıya geçen bu yarışı kaleci Aykut az bir farkla kazandı ve ilk Galatasaraylı futbolcu olarak tarihteki yerini aldı.

Futbolcular sahaya indi ancak basın mensuplarına aynı şans tanınmadı. Uzaktan futbolcuları izlemekle yetindik, zaten bugün önemli olan futbolcular değil, Türk Telekom Arena’ydı. Bu nedenle bu konuyu fazla da önemsemedim.



BARIŞ VE PİNO YİNE YAPTI YAPACAKLARINI

Sahanın ortasında toplanan futbolcular, Başkan Polat’ın da söylediği gibi büyük bir şaşkınlıkla uzun süre stadı izlediler. Pino ile Barış ise yan taktıkları baretleri ve ilginç hareketleriyle sıradışı olduklarını yine herkese gösterdiler.

Adnan Polat ve Arda’nın artık klasikleşen başbaşa sohbetlerinden biri yeni stadın ilk gezisinde de yaşandı. Tüm yöneticiler, teknik direktör Rijkaard ve futbolcular sahanın ortasında dururken, Başkan Polat ve Arda bir köşede sıcak bir sohbete daldı. Bir süre sonra bu sohbete Adnan Sezgin de dahil oldu. Tabii ne konuştuklarını tahmin etmekten fazla bir şansımız yok.

“AMAN GÖKHAN SAKATLANACAKSIN”

Bir ara Gökhan Zan ve Adnan Sezgin, sahanın kenarına, yerde taşların bulunduğu bölgeye doğru ilerlemeye başladı. Bu sırada tribündeki meslektaşlarımdan aynı anda aynı cümleler duyuluyordu: “Aman Gökhan dikkatli ol, şimdi yine takılıp düşersin, omzun falan çıkar”. Yalan da değildi hani… Ve artık bu özel günün sonuna doğru geliyorduk, tribünlerden en son ayrılan kişilerden biri oldum. Tabii bir de hatıra fotoğrafı çektirmeden gitmek olmazdı.

TOZUNU TOPRAĞINI YUTTUK…

Fotoğrafı çektirip, yeni statta oynanacak maçları düşünmeye başlamanın sevinciyle statta ayrılırken, birden arkamdan işçilerden biri seslendi; ‘bareti alabilir miyim?’. Stadın büyüsüne kapılmamdan olsa gerek, bareti bırakmak aklıma bile gelmedi. Dışarıdaki rüzgar ise etkisini kesmemişti, hepimizin ağzı burnu toz toprak doldu. Böylece Türk Telekom Arena’nın tozunu toprağını da hayli erken yutmuş oldum. Arabaya binip, stattan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlarken, bir kez daha arkamı dönüp baktım ve Ocak’ta görüşme dileklerimle ayrıldım.

You may also like

0 comments

Leave a Reply

By