22 Nisan 2010
Karabük röportajlarımıza tüm hızıyla devam ediyoruz. Sizlerden büyük ilgi gören Emenike, Yasin Avcı ve Hassan Wassa’dan sonra Hilmi Sever’in konuğu takımın deneyimli golcüsü Burak Akdiş. Futbolseverlerin Galatasaray ve Sakaryaspor’dan da hatırlayabileceği Akdiş, tecrübesiyle Karabükspor’a büyük değer katan oyunculardan biri.
Akdiş, efendiliği ve tevazusuyla her şeyden önce takdiri hakeden bir insan. Tüm sorularımıza içtenlikle cevap veren deneyimli golcü, hırslarından tamamen arınmış, tam profesyonel bir futbolcu görünüsü veriyor. Kader inancı son derece kuvvetli olan başarılı golcünün Galatasaray’daki günlerine de değinmeden olmazdı.
Şimdi bu röportajla sizleri baş başa bırakıyoruz…
“KİMSE ŞAMPİYON TAKIMDAN AYRILMAK İSTEMEZ”
-Büyük bir başarıya imza atarak ligin tamamlanmasına 3 hafta kala şampiyonluğunuzu ilan ettiniz. Neler söylemek istersin?
“Şampiyonluk bambaşka bir şey, bunun için çok iyi çalıştık. Sezon başından beri iyi hazırlandık. İyi bir ekip ruhu yakaladık, hem bireysel yetenekli oyuncularımızın olması hem de karakterli insanların bir araya gelmesiyle bu başarının yakalandığını düşünüyorum. 26 kişilik kadromuz, teknik kadromuz, taraftarımız ve yönetimimizle buralara kadar geldik. Bildiğiniz gibi Karabük işçi ve memur kenti, onların alın terinden ayrılan paralarla bu takımın ekonomik yapısı şekillendiriliyor. Onların emeğini zayi etmemek bizim için çok önemliydi. Bizler de sahada alın terimizi akıtarak onları mutlu ettiğimizi düşünüyorum. İnşallah gelecek sene de Süper Lig’de kalacağımızı düşünüyorum. 11 yıl sonra bir takımın Süper Lig’e çıkışında pay sahibi olmak bambaşka bir gurur. Şampiyonluğun maddiyatla ölçülecek bir durumu yok, çok farklı bir duygu.”
-Sezon sonunda kalıp kalmayacağınla ilgili bir görüşmeniz oldu mu?
“Yönetimimizle henüz Emeneki dışında hiçbir oyuncumuzun görüşmesi olmadı. Sezon bitmeden karşılıklı görüşmelerin sonucunda kalacak ve gidecek oyuncular belli olacaktır. Tabii ki Karabükspor’da kalmak isterim, burada güzel günlerim geçti. Hiç kimse şampiyon takımdan ayrılmak istiyorum demez. Ama sonuçta bu yönetimin insiyatifi, bana ‘kal’ derlerse buradan ayrılmayı düşünmüyorum.”
“BU BAŞARININ GEÇMİŞİ VAR”
-Sezon başında böyle bir başarı bekliyor muydun?
“Aslında çalışmalarımızın semeresini ilk yarının sonlarına doğru almaya başlamıştık. Geçen sezonun başında bu takım düşme hattının biraz üzerindeydi, ikinci yarıda oyuncu transferleri yapıldı. Sakarya’dan ben geldim, Bülent Atamman, Gökhan Güney ve Hakan Söyler gibi bu ligin tecrübeli oyuncuları kadroya dahil edildiler. İkinci yarıda çok iyi bir performans gösterip ilk 6’yı zorladık. Oradan büyük bir ivme yakaladık, o başarı bugünlerin ipuçlarını veriyordu. Bu sezonun başında da iskelet kadroyu yönetimimiz korudu. Bu kadronun üzerine de tecrübeli ve yetenekli oyuncular katıldı. Kadromuza baktığınızda deneyimli bir takım olduğumuzu göreceksiniz. En genç oyuncumuz 23-24 yaşındadır. Bugünki başarımızın bir evveliyatı vardır. Biz takımın büyükleri olarak elimizden geldiğince kardeşlerimize abilik yapmaya çalıştık, yapabildisek ne mutlu bize. Bu başarının yakalanmasındaki en büyük etken, hem oyuncu yeteneği hem de iyi bir hava yakalanmasıydı.”
-Süper Lig’de önemli takımlarda forma giymiş bir isimsin. Sana göre Karabükspor’un Süper Lig’de tutunabilmesi için neler yapması gerekiyor?
“Bu şahsi fikrim, gelecek sene için düşünülen bir ekipte, takımın iskelet kadrosunu oluşturan oyuncuların kalmasından yanayım. Takımı sil baştan yapmak büyük risktir. Uyum sorununu aşmak kolay bir iş değildir, oyuncuların birbirini tanıması da zaman alan bir süreçtir. Yeni çıkan takımların en büyük dezavantajı ilk sene ligde kalamamalarıdır. Bir şeylerin rayına oturması için belirli bir zaman ihtiyacı var ama sizin de kaybedecek zamanınız yoktur. Çünkü yeni çıkan takımlar bazen tam lige ısınırken, kendilerini bir anda yeniden bir alt ligde buluyorlar. Sakarya’da bunu yaşamıştık, o sene ligde kalabilseydik belki her şey daha farklı olabilirdi. Eskişehirspor geçtiğimiz sezon ligde düşme korkusu yaşıyordu, ligde kalmayı başardılar ve bu sezonki durumları malum. O yüzden ilk sene yeni çıkan takımlar için çok önemlidir.”
“KENDİMİ BİLDİM BİLELİ GALATASARAYLIYIM”
-Biraz da Galatasaray günlerinden bahsedelim. Galatasaray’a çok büyük beklentiler ile geldin, Hakan Şükür’ün veliahtı olarak gösterilen isimlerden biri de sendin…
“Haşa Hakan Şükür’ün veliahtı olmak gibi bir iddiam yoktu. Hakan Şükür çok büyük bir oyuncu, hem insani yönüne hem de kariyerine baktığımız zaman ne kadar büyük bir isim olduğunu görüyoruz. Galatasaray ve Milli Takımla tarihi başarılar yakaladı. Onun yakaladığı başarıyı her oyuncu yaşamak ister. Hakan Ağabey, saygı duyduğumuz, üstün meziyetleri olan bir insandı. Onun veliahtı olarak gösterilmek benim adım gurur verici oldu.
Kartalspor’dan 18-19 yaşında Galatasaray’a gittim. Kartalspor’da da çok uzun bir alt yapı geçmişim yoktu. Genç takım, amatör oynadım, A Takıma çıktıktan hemen sonra da Galatasaray’a transfer oldum. Belki basamakları yavaş yavaş çıkmış olsaydım Galatasaray’da kalıcı olabilirdim. Ama tabii bunların hepsi nasip. O dönemde 5-6 takımdan daha teklif almıştım, belki başka takıma gitmiş olsaydım, Galatasaray’a hiç gelemeyebilirdim. Gittiğim yerde de bir anda kaybolabilirdim. Galatasaray’da çok güzel günler yaşadım, şampiyonluk yaşadım, Türkiye Kupası’nı kazandık. Fatih Hoca ile çalışma şansım oldu, Lucescu döneminde ise fazla forma şansı bulamadım. O dönem benim için çok önemliydi. Hagi’nin, Taffarel’in, Popescu’nun olduğu o dönemki Galatasaray çok üst düzey bir takımdı ve zaman zaman forma giydim. O takımda oynamak da çok önemliydi. İlk sene şansımı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. O havayı teneffüs etmek bile benim için çok önemliydi. Kendimi bildim bileli Galatasaraylıyım. Galatasaray Kulubü’nde olduğum her an çok özeldi.”
-Hakan Şükür’ün veliahtı yakıştırması üzerinde bir baskı yaratıyor muydu?
“Bu benim üzerimde hiç bir baskı yaratmıyordu. Çünkü ben yalnızca futbola odaklanmıştım, başarılı olmak istiyordum. Önümde çok kaliteli, örnek alabileceğim insanlar vardı, onlara yetişmek için mücadele ettim. Galatasaray’da bulunduğum süre içinde bu tarz bir baskı hissetmedim.”
BİR YANDA DÜNYA BİR YANDA TÜRKİYE GOL KRALI
-Karabükspor’da kalırsan önümüzdeki sezon Galatasaray’a karşı da forma giyeceksin. O maçta neler hissedersin?
“Galatasaray’a karşı forma giymek çok gurur verici olur. Ama sonuçta profesyonel oyuncuyum, öncelikle ekmek yediğim Karabükspor’a en iyi şekilde hizmet etmek için tüm gücümü sahaya yansıtırım. Terimin son damlasına kadar mücadele ederim.”
-Futbol hayatında en büyük pişmanlığın nedir?
“Pişmanlık değil ama Galatasaray’a daha hazır bir halde gelmek isterdim. Ama sonuçta Cenabı Allah bunu nasip etti, bunu yaşadım. Belki Galatasaray’daki ikinci yılımda daha çok mücadele edip motive olsaydım, daha farklı olabilirdi. Ama ikinci senemde de Galatasaray’a Türkiye gol kralı Serkan Aykut ve dünya gol kralı Mario Jardel geldi. Benim elimde olan bir şey de yoktu, kiralık olarak gitmem gerekti.”
“HAKAN ŞÜKÜR HAYRAN OLUNACAK BİR İNSAN”
-Şu ana kadar konuştuklarımızdan çok fazla hırslarıyla hareket eden bir futbolcu olmadığın imajı kafamda oluşuyor. Eğer daha hırslı olsaydın, Süper Lig’de daha uzun yıllar kalabilir miydin?
“Süper Lig’de kalıyım, orada sürekli oynayayım diye bir düşüncem olmadı. Bank Asya 1. Lig ve Süper Lig ayrımı yapmadım. Ekonomik olarak hangi takım cazip teklif yapmışsa ve hedefleri iyiyse o takımı tercih ettim. Süper Lig’de kalma mücadelesi veren bir takımda oynamak yerine her zaman Bank Asya’da şampiyonluğa oynayan bir takımın kadrosunda bulunmak isterim. Şampiyon olmak her şeyden önemlidir. Süper Lig’de de kalabilirdim ama bunun için çok fazla zorlamadım.”
-Birlikte oynadığın en iyi oyuncu kimdi?
“Tabii ki Hakan Şükür’dü. Hakan Şükür’ün hem kişiliği hem de oyunculuğu hayran olunmayacak gibi değil. Onunla ilgili herkes iyi şeyler söyleyebilir, onunla ilgili kimsenin kötü bir şey söylemeye hakkı yok. Bu adam Türkiye’nin çok üzerinde bir gol sayısına ulaşmış, Avrupa’da en çok gol atan Türk futbolcusu, Milli Takım’da da en çok gol atan oyuncu. Bir şeyi eleştirmek için yanlış tarafını bulman lazım. Kimse kendisini karşılaştıramaz bile. Kariyeri başarılarla dolu, kişilik olarak da çok örnek bir kişilik. Böyle bir insana herkes gıpta ile bakmalı.”
SAKARYA’NIN YERİ ÇOK BAŞKA
-Seni herkes Sakaryalı olarak biliyor?
“Aslen İstanbul Kartallıyım.
-Ben de Pendikliyim, çok yakınmışız. Peki neden seni herkes Sakaryalı olarak biliyor?
“Hanımım Adapazarlı, benim de Sakarya’da çok güzel günlerim geçti, şampiyonluklar yaşadım. Sakaryalılar çok acı bir deprem hadisesi yaşadılar, buna rağmen o dirayetlerini görüncce kendimi oraya çok yakın hissetmeye başladım. Sakarya’da gönül bağım çok güçlüdür, ilişkilerim hep farklı olmuştur. Herkes de beni Sakaryalı olarak biliyor. Sakaray’da yaşadığım hazlar, tatlar, oradaki insan ilişkileri ve samimiyet beni çok mutlu etmiştir.”
0 comments