2000-2005 yılları arasında Alman Milli Takımı’nda görev alan ve Alman futbolunun yapılanmasında pay sahibi olan Michael Skibbe, Alman modelini Hilmi Sever’e anlattı. Skibbe “Mesut olmasaydı belki dünya şampiyonu olamazdık” dedi.
Alman futbolunun yeniden yapılandığı yıllarda milli takımda görev alan Skibbe, Türkiye futbolunda kurtuluş reçetesi olarak görülen ‘Alman Modeli’nin detaylarını anlattı.
Türk futbolu düşüşte ve sürekli olarak Alman modeli kurtuluş reçetesi olarak gösteriliyor. Alman modeli nedir? Nasıl farkları var?
Alman modelinden bu kadar bahsedilmesinin sebebi, özellikle son yıllarda oynanan kaliteli futbol ve elde edilen başarılardır. Hak edilerek kazanılan dünya şampiyonluğu bunun en büyük kanıtı. Altyapıya çok fazla yatırım yapılıyor, bu da iyi futbol olarak karşılığını veriyor. 6-8 senelik bir planlama yapılıyor ve genç bir oyuncunun altyapıdan profesyonelliğe gidişine kadar her şey kontrol altında tutuluyor. İşte bu disiplinle futbolcu yetiştirilmesi, Alman modelinin farkı.
Alman Milli Takımı ve Dortmund altyapılarında başarı elde ettiniz. Altyapıda başarı için neler gerekiyor?
Almanya’da her şey sisteme dayalı ilerliyor ve buna mutlaka bağlı kalınıyor. Türkiye’de ise belirli bir plan-program izlenmiyor. Çok hızlı değişiklikler yapılıyor. Yöneticiler yapılanma adına bir yola giriyor ancak 6-7 ayda sıkılıp ‘Başka bir program uygulayalım’ diyorlar.
Bayer Leverkusen’dan Galatasaray’a geçtiğim zaman büyük bir yapılanma düşüncesi vardı ama maalesef uygulayamadık. Türk kulüplerindeki yöneticiler uzun vadeli düşünmüyorlar, sabredemiyorlar. Galatasaray’da 10 ay çalıştım, orada bana 3-4 sene sabretselerdi büyük başarılar elde ederdik. Ne yazık ki olmadı. Türk Futbolu’nda zihniyet değişikliğine gitmek lazım.
Mesela Arda Turan benim öğrencimdi. İnanılmaz çalımlar atıyordu ama çalımları atarken önünde bir hedef yoktu. Sadece çalım atmayı düşünüyordu. Ben de Arda’ya dedim ki; ‘Arda, çalım atıyorsun ama attığın çalımlar bir hedefe yönelik olmalı. Ya atağı sonuçlandıracaksın ya pas vereceksin ya da orta yapacaksın” dedim. O da “Tamam hoca, yapacağım” dedi ve anladı. Kendini o kadar çok geliştirdi ki şu anda uluslararası bir yıldız.
Portekiz ve Fransız takımlarının da çok iyi altyapıları var. Alman modelini bu ülkelerden öne çıkaran özellik nedir?
Her zaman Alman modeli önde değildi. 2000-2005 yılları arasında Alman Milli Takımı’nda altyapıdan sorumluydum, o dönemde temelini attık ve bugünlere geldik. Yardımcılarımı farklı ülkelere gönderdim ve oradaki izlenimlerini bana aktarmalarını istedim. Nasıl idman yapıyorlar? Ne şekilde bir program uygulanıyor? Elime detaylı bir rapor geçti. Bu değerli bilgileri, Almanya’daki disiplinle birleştirerek uyguladık.
Bu konuda deneyimli biri olarak, Türkiye Futbol Federasyonu sizden faydalanmak isterse destek verir misiniz?
Fikrimi sorarlarsa tabii ki meslektaşlarıma fikir verip, yardım etmek isterim. Ama bu işin temeli uzun vadeli düşünmek, ancak o zaman başarı ortaya çıkar.
Yeni yabancı kuralı Türk futbolunu olumsuz etkiler mi?
Bu yeniliğin Türk futboluna nasıl etki yapacağını bilemiyorum. Avrupa ülkelerinde ve Almanya’da yabancı sınırlaması yok. Almanya’da 11 Fransız oyuncuyu sahaya sürebilirsiniz ama bunun mantıklı bir gerekçesini görmüyorum. Mesela gelecek sezon Eskişehirspor’un da kadrosunda 14 yabancı oyuncu bulunmayacağını söyleyebilirim. Altyapıya yatırımı iyi yaparsanız, sadece en iyi yabancı oyuncuları takımın içine yerleştirirsiniz.
Mesut Özil Almanya’yı tercih ettiği dönemde Alman Milli Takımı’nda görev yapıyordunuz. Mesut Özil’in Alman Milli Takımı’nı tercih etmesi nasıl oldu?
Mesut benim öğrencim değildi ama Alman Milli Takımı’nı seçmesi için büyük çaba gösterdim. O dönemde milli takımdaki altyapı çalışmalarından sorumluydum. Mesut Özil Rot-Weiss Essen gibi düşük seviyeli bir takımdan Schalke’ye geçmişti. Schalke’li bir yönetici yanıma geldi ve “Çok yetenekli bir genç transfer ettik, yakından ilgilenirseniz çok iyi olur” dedi. Ben de Mesut ve babasıyla konuştum ve Alman Milli Takımı’nı seçmesi için ikna ettim.
Mesut Özil’in babasını nasıl ikna ettiniz? Fatih Terim de babası ile görüşmüştü ancak Mesut’un tercihi Almanya olmuştu…
Benim için çok zor olmadı. Çünkü Mesut Özil ve babasının kafasında Alman Milli Takımı vardı. Babası özellikle Mesut’un Alman Milli Takımı’nda oynamasını istiyordu. O, Türk Milli Takımı adına büyük kayıp oldu. Mesut Özil çok özel bir oyuncu. O olmasaydı, Almanya belki dünya şampiyonu olamazdı.
Sadece Mesut Özil değil bir çok Türk kökenli oyuncuyu ikna etmeye çalıştım. Onlardan biri de Nuri Şahin’di ama Nuri bana; “Ben annemin ve babamın memleketi olan Türkiye için oynamak istiyorum” dedi. Buna saygı duymak lazım. Benim üzerinde en çok durduğum şey, Almanya’da yaşayan Türklerin, hem Almanya’yı hem de Türkiye’yi kalpten sevmeleri.
0 comments