13 Aralık 2010
Futbola biraz ara verip farklı bir spor branşına ilginizi çekmek istiyoruz. Türkiye’nin en genç ralli şampiyonu Yağız Avcı ile ralli, motorsporları ve bu sporun ülkemizdeki gelişimi ile ilgili konuştuk. Babası eski bir Avrupa şampiyonu pilot olan Avcı, editörümüz Hilmi Sever’in sorularını yanıtladı.
Geçtiğimiz sezonu Ford Castrol Team takımıyla zirvede tamamlayan Avcı’nın hedefleri de çok büyük. Tek sıkıntısı ise sponsor desteği. Galatasaray alt yapısında başlayan spor hayatı, ralli parkurlarında devam eden genç pilot ile taraftarı olduğu Galatasaray ilgili de konuştuk.
Şimdi bu röportajla sizleri başbaşa bırakıyoruz…
-Türkiye Ralli şampiyonluğunu kazandınız. Öncelikle kısa bir sezon değerlendirmesi alabilir miyiz?
“Bu sezona bir çok yenilikle başladık. Öncelikle Castrol Ford Team Türkiye’ye dahil oldum, yeni bir otomobil olan Fiesta Super 2000’le yarıştık. Dünya’da da bu sene piyasaya çıkan bir otomobildi. 8 sezon birlikte yarıştığım co-pilotum Ersan Alkır ile sezon başında yollarımızı ayırdık. Avustralya’ya eğitim için gitti. Ford’da daha önce de yarışmış tecrübeli bir isim olan Bahadır Gücenmez bu sezon co-pilotluğumu yaptı. Sezona bir çok yenilikle başladık, ilk yarışta biraz şanssızdık. İlk gün bir kaza yaptım, daha sonraki iki günü kazanarak sezona iddialı bir giriş yaptık. Diğer yarışlarımız da çok iyi geçti, çok kuvvetli rakipler ve iyi otomobillerle yarıştık. Sekiz yarıştan altısında en yüksek puanı alıp şampiyonluğu kazanmış olduk. Hiç hata yapmadık, ekibimiz çok iyi çalıştı, Fiesta ile ilgili de mekanik hiç bir problem yaşamadık ve arzuladığımız şampiyonluğu kazandık.”
-Bu ikinci şampiyonluğun. Türkiye’nin de en genç şampiyon pilotusun bildiğim kadarıyla…
“26 yaşındayım. Evet 2009’da kazandığım şampiyonlukla en genç ralli şampiyonu ünvanını elde etmiştim. Daha önce de iki kez gençler şampiyonluğum vardı.”
“HEDEF DÜNYA VE AVRUPA ŞAMPİYONASI”
-Peki artık hedeflerin arasında neler var?
“Hedeflerim arasında dünya ve avrupa şampiyonası var. Bunlar rallinin en üst seviyeleri. Şu an yarıştığım Fiesta Super 2000 otomobilinin oralarda kategorisi bulunuyor. O platformda yarışmak bizim için gurur verici olur ama tabii ki bunlar bütçe meselesi. Ralli pahalı bir spor. Takımımızla henüz gelecek seneyle ilgili bir görüşmemiz olmadı ama inşallah önümüzdeki sezon yurt dışında da yer alacağız.”
-Ford’un Avrupa ekibiyle bir bağlantınız var mı? Oradan bir teklif gelme durumu olabilir mi?
“Serdar Bostancı’nın başında olduğu Castrol Team Türkiye, sürekli olarak Ford’un dünya ve avrupa şampiyonası grubuyla dialog halinde ama oradaki takımdan teklif gelmesi söz konusu değil. Çünkü çok iyi pilotları ve uzun yıllara dayanan tecrübeleri var. Türkiye’de elde ettiğimiz başarılarla oralarda yarışmamız mümkün değil ancak kendi imkanlarımızla orada boy gösterebiliriz.”
-Bu da tabii ki maddi imkanlar yani sponsorla gerçekleşebilir…
“Kesinlikle. Hali hazırda Ford Otosan’ın ve ana sponsorumuz Castrol’ün destekleriyle ya da diğer sponsorların destekleriyle olabilir.”
-Bir pilot için en iyi yaşlar hangileridir?
“Dünya şampiyonasında yarışan pilotların çoğu çok genç. 20-21 yaşında en üst seviyede yarışan pilotlar bile var. Ford’un dünya şampiyonası takımında yarışan pilot benden bir yaş ufak, diğeri de iki yaş büyük. Avrupa’da bu spor çok ileri seviyede.”
ŞAMPİYONALARDA YER ALMANIN MALİYETİ…
-Bu röportajı okuyan ve ilgi duyabilecek sponsorların da bilgi edinmesi adına soruyorum, dünya ve avrupa şampiyonalarında yer alabilmek için aşağı-yukarı ne kadarlık bir destek lazım?
“Bu şampiyonadan şampiyonaya değişiyor. Tamamen bireysel katılımcı olarak düşünürsek bir avrupa şampiyonasına katılmak 500-600 bin Avroları bulabilir. Dünya şampiyonası biraz daha masraflı. Dünya şampiyonasında en üst seviyede yarışabilmek için bir sezonda 3 milyon avro lazım ama o seviyeye doğrudan çıkmak hiç mantıklı değil. Junior dediğimiz daha alt kategoriler var, daha az maliyetli. Bizim Super 2000 otomobilimizle katılabileceğimiz bir dünya şampiyonası var onun için de 500-600 bin Avro maliyet var.”
GALATASARAY ALT YAPISINDAN RALLİ PİLOTLUĞUNA
-Ralli pilotu olmadan önce futbolla da ciddi olarak ilgilenmişsiniz…
“Çok ufak yaşlarımdan itibaren futbola büyük ilgi duyuyordum. Galatasaray’ın alt yapı seçmelerine katılmıştım, okul takımı ile yurt dışında turnuvalara katıldık. Babamın da eski bir pilot olması nedeniyle bir yerden sonra pilotluk daha ağır basmaya başladı. Babam tarafından herhangi bir zorlama olmadı. Ama halen futbola ilgim sürüyor.”
-Hangi mevkii de oynuyordun?
“Orta sahada görev yapıyordum.”
-Galatasaray’ın orta sahasında sıkıntı var…
“Görev verilirse sol açıkta görev yapabilirim. Misimovic’in boşluğunu doldurabilirim.”
-G.Saray’da beğendiğiniz oyuncular hangileri?
“Kewell ve Baros’u çok seviyorum. Pino da Fenerbahçe maçında çok dikkat çekiciydi.”
-Hagi takımın başında, onunla ilgili neler söyleyeceksin?
“Hagi dünyada en beğendiğim oyuncu ve umarım Tugay Kerimoğlu’yla birlikte başarılı olurlar.”
-Yeniden esas konumuza dönelim. Motorsporlarına ülkemizde ilgi neden az?
“Bu sorunun cevabını uzun bir süredir herkes arıyor. Net bir cevap vermek çok zor. İtalya ya da Finlandiya gibi ülkelerine gittiğiniz de seyircinin ilgisinden yarışların iptal edildiği oluyor. Gece yarışlarında bile seyirci patlaması yaşanıyor. Türkiye otomotiv sektöründe çok ileri bir ülke, otomobili de çok seven bir milletiz. Ancak motorsporlarına ilgi çok az. Seyirci çok az geliyor, markalar seyircilerini PR çalışmalarıyla elde edebiliyor. Tabi bu yarışlar daha fazla duyurulup, desteklenebilir.”
-Sanırım insanımız sokaklarda yarışmayı seviyor…
“Evet arabasını modifiye eden bir çok insan var, o paralarla motorsporlarında da yarışabilirler.”
-Formula 1 Türkiye’ye getirildi ama ona bile ilgi olmadı. Hatta ülkemizden bu organizasyonun alınması gündemde. Sizin F1 ile aranız nasıl?
“Sıkı takip ediyorum. Tüm motorsporlarını elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. İlk geldiği sene meraktan dolayı bir ilgi oldu. Bu ilginin her sene aynı şekilde olması gerekiyordu. İnsanların yılda bir kere görebileceği bir şeye ilgi göstermemesi çok ilginç.”
“RALLİ, F1’DEN DAHA HEYECANLI”
-Cevabını bilsek de soralım. F1 mi, yoksa WRC mi daha heyecanlı?
“Kesinlikle ralli. Doğa koşullarıyla ve değişken şartlarla yarışıyorsunuz, otomobil sürekli kayıyor. Hiç düz gitmiyorsunuz. F1’de teknoloji ve ulaşılan hızlar daha fazla. F1 biraz daha nazik bir spor.”
-Babanız Nejat Avcı da Avrupa Şampiyonu bir ralli pilotu. Nejat Bey’in ralliye merakı nasıl başlamış?
“Babam ilk kez bir gazetede ilan görünce ralliye girmiş. Kendi arabasını biraz düzenleyip yarışa girmiş. İlk yarışında iyi derece elde edince devam etme kararı almış. 7-8 sene amatör yarıştıktan sonra Renault takımından gelen teklif üzerine profesyonelliğe adım attı. 9 sezon Renault takımında kaldı ve 1998’de Avrupa şampiyonu oldu. Daha sonra farklı markalar altında yarıştı, son olarak Ford’da kariyerini noktaladı.”
-Babanızla diyaloglarınız nasıl? Size de büyük katkısı olmuştur…
“Babam tabii ki tüm tecrübelerini bana aktardı, bu spora da başlarken bana çok büyük faydası oldu. Daha sonra bir çok şey insanın kendisine kalıyor.”
-Babanız Avrupa Şampiyonluğunu elde etti. Onu geçmek gibi bir hedef var mı?
“Tabii ki var. Uluslararası arenada yarışmayı çok istiyorum.”
“BENİ GEÇERSEN BIRAKIRIM DEDİ AMA BIRAKMADI”
-Yaşadığınız en ilginç anınız nedir?
“Geniş bir alanda kukalarla bir parkur yapmıştık, bir süre çalıştıktan sonra durdum. Neden durdun dedi? Acıktım dedim. Daha sonra bana bakıp ben senin yaşında bu imkanı yakalasaydım bir an olsun durmazdım dedi. Aramızda geçen o diyaloğu asla unutamam.
Bir de 2004 Ege Rallisi’nde kariyerimin ilk sezonunda neredeyse denk otomobillerle babamla yarışma fırsatı buldum. İlk etapta babamı geçmiştim, ikinci etapta ise ikimiz de yarış dışı kalmıştık. Babam beni bir etapta geçersen yarışı bırakırım demişti ama bırakmadı, iki sene daha yarıştı.”
-Bir aracı ralliye hazır hale getirmek ne kadar maliyet gerektiriyor?
“Şu anki otomobilimizden bahsederksek, bu otomobil İngiltere’de Ford’un dünya şampiyonası takımı tarafından hazırlanıyor. Komple maliyeti 300 bin Avro’yu buluyor.”
RALLİ’YE BAŞLAMAK İSTEYENLERE TAVSİYELER
-Ralli’ye nasıl başlanır?
“Eğitim veren bir kaç kurum var. Volkan Işık’ın bir ralli okulu var. Orada dikkat çekerseniz yarışma şansı da buluyorsunuz. Daha önce Renç Koçibey eğitim seminerleri veriliyordu, yakında yine başlayacak sanırım.”
-Bu spora başlamak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
“Ralliye başlamak isteyenler öncelikle eğitime başvurmalılar. Mümkün olduğunca yarışlarda bulunmalılar ve insanlara ilişkilerini geliştirmeliler. Tabii izleyip öğrenmek ve içinde bulunmak çok önemli.”
“RALLİ TRAFİKTEN DAHA GÜVENLİ”
-Ralli tehlikeli bir spor mu?
“Trafikten daha tehlikeli değil. Trafikte yalnızca kendinizden değil, çevrenizden de tehlikeler gelebilir. Rallide tüm güvenlik önlemleri alınmış bir otomobilin içindesiniz ama tabii ki bir pist yarışı kadar güvenli değil, daha tehlikeli. Sonuçta uçurumlar, kayalar ve engeller var. Tabii bu tehlikeler yarışta aklınıza gelmiyor, kaza yapınca bunların farkına varıyorsunuz.”
-Bugüne kadar atlattığınız en büyük kaza hangisi?
“2003 Pirelli Rallisi’nde 60-70 metre kadar aşağıya uçtum, ağaçları devire devire düştük. Neyseki ciddi bir şey olmadı ama araç çok komik bir rakama hurdaya çıkmıştı.”
-Trafikte aracı hızlı mı kullanıyorsun?
“Yavaş otomobil kullanmayı seviyorum, keyif veriyor bana. Otomobili hissetmek güzel. Otomobile sanki bir canlıymış gibi bakıyorum, sadece ayağımı yerden kesen bir şey olarak düşünmüyorum.”
0 comments