Musa Çözen: Oktay’ın golünü kaçırdık

6 Haziran 2008

Türkiye’de futbolseverler yıllardır onun gözünden heyecan dolu karşılaşmaları izliyor. O, televizyonda tam 34 seneyi devirdi ve hala heyecanından hiçbir şey kaybetmedi. Lig TV’de yayınlanan Maraton programında Şansal Büyüka ve Erman Toroğlu’nun adını sıkça andığı, Lig TV’nin gizli kahramanlarından Musa Çözen ile Hilmi Sever keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.

Maçlardaki kamera açılarını eleştiren Erman Toroğlu’na da yanıt veren Çözen, bu işe başlamak isteyenlere de tavsiyelerde bulundu.

-Televizyonda kaçıncı yılınız ve mesleğe başlamanız nasıl oldu?
Meslekte 35. yılım. 10 Nisan 1974’te TRT’ye resim seçici olarak girdim, altı yıl resim seçicilik yaptım. 1980’de haber merkezinde yönetmenlik yapmaya başladım. 1 Aralık 1991’de TRT’den istifa edip Show TV’ye geçtim. Maçlar Show TV bünyesindeki Cine 5’te yayınlanıyordu. Son olarak da dört yıldır Digiturk’te futbol ile iç içeyim..

-Mesleğin başında hata yaparım diye korktuğunuz anlar oldu mu?
Bu işte korku olmayacak. Elemanınıza ya da kendinize küsmeyeceksiniz. İlk 10 dakikada hata yaptıysanız, daha 80 dakika var. Moralinizi bozarsanız hata üstüne hata gelir.

-Spora geçişiniz Show TV’de mi oldu?
Hayır, TRT Haber Merkezi’ndeyken de maçlarda görev alıyordum ama tabii ki yoğunluk Show TV’ye geçtikten sonra oldu. Futbol maçları ağırlıklı olmak üzere, basket maçları, müzik eğlence programları ve açık oturumlarda görev yaptım. 1985’te 32. Gün’e başladık, 1980’de ?Yurttan ve Dünya?dan programı vardı. Daha sonra Can Dündar ile ?40 Dakika? ve ?Aynalar? belgesellerini yaptık. Musa Çözen’in yalnızca futbol ile özdeşleştirilmesi yanlış. Caz konserlerinden, eğlence programlarına hatta Pavarotti konserine kadar pek çok farklı işte çalıştım. Ama Lig TV’de her şey futbol oldu.

ELLERİM TİTREMEDİĞİ SÜRECE İŞİMİN BAŞINDAYIM

-Yıllardır Süper Lig maçlarını sizin gözünüzden izliyoruz, aynı heyecanı nasıl koruyorsunuz?
Bu benim mesleğim, iyice kanıksadım. İşimi severek yapıyorum ve büyük bir haz duyuyorum. Allah sağlık verdikçe, gittiği yere kadar gidecek. Lig TV’nin sözleşmesi 2010’un sonunda bitiyor, ondan sonra ne olur bakacağız. Biliyorsun maçlarda resim seçici kullanmıyorum, tuşlara ben bastığım için ellerim titremediği sürece bu işi yapacağım.

-Bugüne kadar meslek hayatınızda yaşadığınız en ilginç olay neydi?
Fenerbahçe Stadı’nda kameralarımızın kablolarının kesilmesi yaşadığım en ilginç olaylardan biriydi.

-Futbolcular ile yaşadığınız ilginç olaylar var mı?
Futbolcular daha çok beni isim olarak bilir, cismimi çok fazla bilen yoktur. Ama tabii ki ayrıcalıklı ve bire bir görüştüğüm oyuncular da var. Maç içinde futbolcuların istenmeyen hareketleri olur, bunlar bazen hakemin gözünden kaçar ama bizden kaçmaz. Eskiden bu görüntülere bakarak futbolculara ceza veriliyordu ve bundan ötürü birçok futbolcunun canını yakmıştık. Artık bizim görüntülerimiz geçerli sayılmıyor.

-Çekip de yayınlayamadığınız özel görüntüler var mı?
Futbolcunun şortu düşüyor ya da kafasından kan boşalıyorsa, bunları yayınlayamayız. Mesela Beşiktaşlı Nouma’nın şortunun içine elini soktuğu görüntülerin ufak bir kısmını yayınladık, adam ondan sonra uzun uzun bu hareketini sürdürdü.

KAMERALARI KAFAMIZA GÖRE YERLEŞTİRMİYORUZ

-Erman Toroğlu son zamanlarda kameraların yerleri ve açıları hakkında sert eleştirilerde bulunuyor?
Erman Toroğlu, büyük bir ikileme düşüyor. Bu ikileme düşmesinin sebebi de benim Ankara’da, ona anlattığım bir enstantaneden kaynaklanıyor. Sohbetimizde, ?İspanya’da Real Madrid – Barcelona maçında ofsayt kameraları dışında, kale direklerini tam cepheden gören bir kamera koymuşlar’ dedim. ?Bu kamera ile top kalenin içine girdi mi, çıktı mı tartışmaları hiç olmaz’ dedim. Çok iyi bir yere kamera koyduklarını söyledim, Erman Toroğlu bunu karıştırmış. Erman ile yaklaşık 93’ten beri tanışırız, 10-12 yıldır da ?Maraton? programını yapıyor. Bugüne kadar bütün değerlendirmelerini bizim yerleştirdiğimiz kameralar ile yaptı. Ayrıca biz kameraları kafamıza göre yerleştirmiyoruz. Futbolu bulan İngilizler, ilk naklen yayını da yapan İngilizler? Adamların sistemine göre kameraları yerleştiriyoruz. Ofsayt kamerası 18 çizgisinin hizasına koyulur, dünyanın her yerinde de böyledir. Amerika’yı yeniden keşfetmenin bir anlamı yok, kural budur. Ben istesem de kamerayı sağa sola kaydıramam, kaydırırsam da pozisyonları kaçırırım. O gün canlı yayında Erman anlattıklarımı karıştırdı. Yoksa 16 senedir o kameralardan pozisyonları değerlendiriyorsun, 16 yıl sonra ben bu açıları beğenmiyorum diyorsun. Buna dam üstünde saksağan denir.

-Şansal Büyüka ile çalışmak nasıl?
Gerçekten çok güzel. Çok iyi bir insan, idareci ve dosttur. İşini iyi bilir, personeline çok yakın davranır. Yaklaşık 12 yıldır beraber çalışıyoruz. Biz İlker Yasin ile birlikte Show TV’ye gelmiştik, daha sonra İlker Yasin Kanal D’ye geçti. Şansal ağabey ile devam ettik, bugüne kadar hiç incilmedik, darılmadık, keyifli bir şekilde çalışıyoruz. Lig TV’de işini bilen insanlar çalışıyor, hepsi yaratıcı ve işini bağlı insanlar başarıda buradan geliyor.

SARACOĞLU’NDA ÇALIŞMAK ÇOK KEYİFLİ

-Çalışmaktan en keyif aldığınız stat hangisi?
Tartışmasız Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı. Saracoğlu’nda çalışmak çok keyifli.

-Saracoğlu’nda demirler yüzünden sahanın gözükmediği eleştirileri gelmişti…
Daha önce kameraları istediğimiz yere koyma konusunda Fenerbahçe yönetimi bize izin vermemişti. Şampiyonlar Ligi maçlarının çekildiği kameralarının olduğu yerlere kendi kameralarımızı koyamıyorduk. Ligin ikinci yarısından itibaren bu sorun da çözüldü ve dilediğimiz yere kameralarımızı koyduk ve kusursuz görüntüler elde ettik.

ANADOLU’DA ÇOK GARİBAN STATLARIMIZ VAR

-Anadolu’daki statlarda çalışmak nasıl?
Anadolu statlarını ne sen sor, ne de ben anlatıyım. Çok gariban statlarımız var, kamerayı koyacak düzgün yer yok. Maçlarda kamera sayısını 10’a çıkarttık ama kamerayı koyacak yer yok. Ülkemizde çağdaş diyebileceğimiz ve keyifle çalıştığımız tek stat Şükrü Saracoğlu Stadı. İnşallah Galatasaray’ın yeni stadı, İnönü ve Kayseri statları da böyle olacak. Biz en iyi görüntüyü kuşbakışı elde ederiz ama Anadolu’da çekim yerlerimiz çok alçak kaldığı için bu görüntüleri elde edemiyoruz. Ama ne yapalım Türkiye’nin şartları bu.

-HD yayına geçtiniz…
Evet HD gerçekten çok iyi bir teknoloji. HD yayında saniyede 75 kare geçiyor, çok kaliteli görüntüler ekrana getiriyoruz.

-Mesleğinizin zor yönleri neler?
Birinci planda statların yetersizliği geliyor. İkinci olarak da hava koşulları geliyor. Karda da yağmurda da çamurda da çalışıyoruz. Bu bir ekip işi ve tüm ekibimiz büyük emek veriyor. Teknik olarak nadir de olsa bazı sorunlar yaşıyoruz.

OKTAY’IN GOLÜNÜ KAÇIRDIK

-Hiç golü kaçırdığınız oldu mu?
Hem de üç defa oldu. İki tanesini tekrarlarda yakaladık ama bir tanesini hiç ekrana getiremedik. Beşiktaş’ın Çanakkale Dardanelspor’u 3-0 yendiği maçta Oktay’ın üçüncü golünü veremedik, goller peş peşe oldu. Cihazların hepsi başa alınmıştı ve gol kaçtı. Şimdi tabii böyle şeyler olmuyor, teknoloji artık çok gelişti.

-Maçlarda özellikle takip ettiğiniz oyuncular ya da teknik adamlar var mı?
Bizim teknik imkanlarımız o kadar fazla değil. Avrupa’da bir maçı 30 kamera ile çektikleri için bir oyuncuyu, bir teknik adamı ya da taraftarları özel olarak takip ediyorlar. Bizim böyle bir lüksümüz yok ama benim arkadaşlarım çok tecrübeli olduğu için biz hissederiz. İki futbolcunun eşleşmesinden ilginç görüntüler çıkacağını biliriz ve boşluklarda onu takip ederiz. Her iki yedek kulübesini de sürekli takip etmiyoruz, hangi takım atak yapıyorsa o takımın hocasını takip ediyoruz. Avrupa’da ise her ayrıntı tek tek doksan dakika boyunca kaydediliyor, maçlarda en az 25 kamera ile çalışıyorlar. Bizde ise 10 kamera var, derbilerde bu sayıyı 17-18 kameraya çıkıyoruz.

BEŞİKTAŞLILIĞIM NAKLEN YAYIN ARABASINA KADAR

-Hangi takımı tutuyorsunuz?
Beşiktaşlıyım, kongre üyeliğim de var. Benim Beşiktaşlılığım naklen yayın arabasının yanına kadar.

-Birçok oyuncuyu uzun yıllar canlı canlı izlediniz ve çektiniz. Sizin en beğendiğiniz oyuncular kimler?
Bana çekmek nasip olmadı ama Pele’nin ve rahmetli Metin Oktay’ın yeri çok farklı. Günümüzde ise Hakan Şükür, Roberto Carlos, Alex ve futbolu yeni bırakan Sergen. Karakter olarak Türkiye’de gelmiş geçmiş en iyi oyuncu ise tartışmasız Metin Oktay.

-Sizin beğendiğiniz yorumcular kimler?
Erman Toroğlu maç sonrası yorumlarını çok iyi yapıyor, halkın anlayacağı şekilde konuşuyor. Maç sırasında Rıdvan Dilmen, Hakan Ünsal ve Ümit Kayıhan’ı beğeniyorum.

BENİM KÜFÜRLERİM, EKİBİME DOKUNMAZ

-Maç sırasında kendinizi kaybedip ekibinize küfürler ettiğiniz söylenir..
Ben devamlı küfür ederim. Ama benim küfürüm insanlara batmıyor çünkü rencide edici küfür etmiyorum. Ben onları motive etmek için küfür ediyorum, çok iyi bir görüntü yakalayınca da küfür ederim.

-Bu küfürlerin yayına gittiği oldu mu?
Yok bizde olmadı. Lig TV’de değil ama NTV’ye bir maç yapıyorduk. Galatasaray’ın UEFA maçıydı. Rıdvan Hoca’nın ettiği küfürler yayına gitmiş. Allah’tan o sırada ben küfür etmiyordum.

-Ekibinizdeki kişilere lakaplar da takıyormuşsunuz?
Evet, hayvan derim. ‘Hayvan 1’, ‘hayvan 2’ diyorum. Ama hepsini çok severim, onlar benim çocuklarım gibi. Aramızda yılların verdiği bir yakınlık var.

RESİM SEÇİCİ OLMADAN YÖNETMENLİĞİ BU ÜLKEYE BEN GETİRDİM

-Ülkemizde birçok radyo televizyon bölümü mezunu var, usta bir isim olarak bu işe başlamak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?
Ben de 1974’te Ankara’da üç yıllık Gazetecilik ve Halkla ilişkiler yüksek okulundan mezun oldum. Mezun olduktan 10 gün sonra Adana’da TRT’de çalışmaya başladım. Artık okul sayıları çok fazla arttı, tabii bugün bu fakültelere gidenler daha şanslılar. Ellerinde cihazlarla dolaşarak bu işi öğreniyorlar, bizim böyle bir şansımız yoktu. Benim en büyük şansım TRT oldu, her şeyimi TRT’ye borçluyum. Ama master’ımı da özel kanallara borçluyum. Kendimi özel kanallarda daha çok geliştirdim. Bu işi başlayacaklara tavsiyem, işini çok sevsinler, kaytarma yapmasınlar, sabırla bu işin üstüne gitsinler. Sabır ve biraz da şans varsa başarılamayacak bir şey yok. Bu işin sırrı okuldan çok işin mutfağında öğreniliyor. Benim ustam yoktu, yurtdışı maçlarını izleyerek bu işi öğrendim. En büyük avantajım resim seçicilikten gelmem. Resim seçici, masayı iyi bilen demektir. Ben resim seçici kullanmıyorum, anında gelişen enstanteleri anında seçebiliyorum. Bu ülkeye resim seçici olmadan yönetmenliği getiren adam benim, her şey benimle başladı. Şu an yönetmenlerin yüzde 70’i resim seçici kullanmıyor. Piyasadaki yönetmenlerin ben ağabeyiyim, onlar da çoğu zaman itiraf ediyorlar biz seni örnek aldık diye. Ben de gavurları örnek aldım.

-Ülkemizde Avrupa’daki gibi  20-25 kamera ile ne zaman maçlar çekilir?
Bu tamamen ekonomiye bağlı. Almanya’da kişi başına 20-30 bin avro, bizde ise 5 bin avro düşüyorsa bu fark olur. Digiturk olarak abone sayımız 1,5-2 milyona yaklaştı ama Avrupa’da bu sayı çok daha fazla. Yayıncı kuruluşlar da ona göre yatırımlar yapıyor. Bizde de abone sayısı artsın, bir ay içinde 20-25 kameraya çıkarız. Yeni bir HD canlı yayın arabası yaptırdık. Son iki maçta da kullandık, yaklaşık 6 milyon avro’ya yaptırdık. Şu anki aracımız 17-18 kameralık bir araç, istenirse bu araç 20-25 kameralık da yaptırılabilirdi ama dediğim gibi arz ve talep meselesi. Bir de hangi statta 20-25 kamerayı koyabileceksin. En iyi stat Fenerbahçe Stadı deniyor, onda bile çok zorlanırız. Statlar yapılırken, yayıncı kuruluş için özel yerler düşünülmüyor.

ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİNİ ÇEKMEK İSTERDİM

-Musa Çözen futbol dışında nelerle ilgilenir?
Sinemayı çok seviyorum, maalesef kitap falan okumuyorum. Çolukla çocukla uğraşıyorum.

-Son olarak EURO 2008’i sormak istiyorum. Milli Takımımız sizce nasıl bir sonuç ile döner?
Bizim bu turnuvadaki şansımızı yurtdışındaki oyuncularımızın form durumu belirler. Zor bir gruptayız ama bir Türk vatandaşı olarak gönlüm en yukarıya çıkmamızda. Portekiz çok güçlü bir takım ve açıkçası gözümü korkutuyor. Kadrolarında yıldız oyuncudan geçilmiyor.

-Meslek hayatınızda görev almak istediğiniz bir maç var mıydı?
Şampiyonlar Ligi finalini çekmek isterdim. 1,5-2 milyar insan o maçı izliyor ve yönetmenliğini siz yapıyorsunuz, mükemmel bir duygu. Ya da Dünya Kupası finalini çekmek isterdim.

You may also like

0 comments

Leave a Reply

By