Batur Altıparmak: İsmail Köybaşı Avrupa’ya gider

3 Ağustos 2009

Yeni sezon öncesinde takımlarımız çok iddialı transferlerle lige başlıyorlar. Ülkemizde çok hareketli bir transfer dönemi geçirdik ve takımlarımız bir çok yıldız oyuncuyu kadrolarına kattılar. Transfer döneminde futbolcular kadar menajerler de çok konuşuldu. Başta büyük kulüp başkanlarımız olmak üzere bir çok spor adamı futbol menajerlerinden şikayet etti.

-Peki transferdeki kargaşada tek suçlu onlar mıydı?

-Kulüp yöneticilerinin hiç suçu yok muydu?

-Türkiye’de menajerlik sistemi nasıl düzelebilir?

-Avrupa’da bu iş nasıl yürüyor?

-İyi bir transfer için yapılması gerekenler neler?

Bu ve benzeri soruları ülkemizin önde gelen menajerlerine yönelttik ve çarpıcı yanıtlar aldık. Röportaj dizimizde Hilmi Sever’in ilk konuğu Rüştü Reçber, Mehmet Topal, Gökhan Ünal ve Selçuk İnan gibi yıldız oyuncuların menajerliğini yapan Batur Altıparmak.

Şimdi bu röportajla sizleri başbaşa bırakıyoruz…

-Öncelikle kısaca sizi tanıyalım…
“1971 İstanbul doğumluyum. 12 senelik profesyonel kariyerimde sırasıyla Fenerbahçe, Zeytinburnu, Gaziantepspor, MKE Ankaragücü ve Şekerspor’da futbol oynadım. Genç milli takımlar seviyesinde milli oldum. İstanbul Üniversitesi Fransızca Öğretmenliği bölümünü bitirdim. A Kursu Antrenörlük diplomasına sahibim.”

-Kaç yıldır menajerlik yapıyorsunuz?
“2001 Ocak ayında resmi olarak menajerliğe başladım.”

-Kaç oyuncu ile çalışıyorsunuz?
“Türkiye Futbol Federasyonu’nda kayıtlı 38 oyuncumuz var. Yurt dışında da bağlantılı olduğumuz şirketler ve onların oyuncuları ile de çalışıyoruz.”

“AHBAP-ÇAVUŞ İLİŞKİSİ”

-Türkiye’de menajerlik sistemi nasıl işliyor?
“Ahbap-çavuş ilişkisiyle işliyor diyebiliriz. Tabii bu işi doğru yapmaya çalışanlar da var. Menajerlik sisteminin iyileşebilmesi için ilk olarak kulüpler ve futbolcuların daha dikkatli, daha seçici ve daha profesyonel  bir şekilde çalışması lazım. Menajerlere de işler düşüyor ama bizim şirketimiz bu nitelikleri yerine getirdiği için bunlardan bahsetmiyorum.”

-Ülkemizde bu işlerde profesyonelleşen kulüpler var mı?
“Artık yavaş yavaş başlayan kulüpler var. Daha önceden kulüplerle lisanssız çalışan menajerler vardı. Halen böyle çalışan menajerler var ama bunların sayıları her geçen gün azalıyor. Genellikle alt liglerde top oynayan oyuncuların lisanssız menajerleri var. Dediğim gibi ülkemizde de menajerlik sistemi gittikçe daha da düzeliyor. Fakat kat edilecek çok yol var.”

“OYUNCUNUN MENFAATİ, MENAJERİN MENFAATİ DEMEK”

-Avrupa ile Türkiye’deki menajerlik sistemini kıyaslarsanız neler söylersiniz?
“İngiltere ve Fransa’da bu işler çok farklı. Transfer işlerinde çok büyük rakamlar döndüğü için İngiltere Futbol Federasyonu, overseas  sistemini uyguluyorlar. Biz de kayıtlıyız bu sisteme. Onlar bir form gönderir, o formda yaptığın transferler, ne kadar kazandığın, kulüpten ne kadar aldığın, oyuncudan ne kadar aldığın deklare edilir. Bu deklarasyondan sonra bu para ilk olarak İngiltere Futbol Federasyonu’nun hesabına yatar, sonrasında  menajerlerin hesabına yatar. Böylelikle  her şeyi kontrol altına almış olurlar ve vergilendirme işlemi gerçekleşir.”

Türkiye de sistem; Kulüp oyuncu ve menajerle anlaşır sözleşme imzalanır , oyuncu ve menajer sözleşmeye riayet ederek görevlerini icra ederler. Bizde yukarıda bahsettiğim  menajerlik sistemiyle çalışma şartlarımızı iyileştirebiliriz. Örnek olarak; Bir sürü lisanssız menajer var. Transferi yapıyorlar ve oyuncunun menfaatini hiç düşünmeden  hareket edip oyuncunun istediği rakam üzerinden değil de kendi menfaatleri üzerinden sözleşmeye imza attırabiliyorlar. Farklı olduğumuzu şurdan anlatabilirim, bazı transferlerde oyuncunun ücreti az bulması halinde menajerlik ücretimizi hiçe sayarak oyuncuya ekletip futbolcumuzu memnun etme yolunda ilerliyoruz. Hiçbir zaman kısa vadeli düşünmüyoruz, her şeyimiz ileriye dönük, Oyuncunun menfaati demek, ileride menajerin de menfaati demek. Biz çoğu oyuncumuzla, bir kaç tanesi hariç, 16-17 yaşında çalışmaya başladık, şu an 24-25 yaşlarındalar ve hepsiyle çalışmaya devam ediyoruz.”

“OYUNCUYU İZLEYEREK, UYGUN TAKIMLARA ÖNERİYORUZ”

-Menajerlik sisteminin en büyük eksikliği nedir?
“Bana göre en büyük eksiklik ciddi çalışma. Örneğin biz Türkiye’de kendini ispatlamış bir menajerlik şirketiyiz. Her sene Türkiye’ye 8 ile 10  arası yabancı oyuncu  transferi yapabiliriz ama bunu  2-3 transferle sınırlıyoruz. Bunun sebebi de şu; menajerlik yaparken, çıkar kaygısı taşımadan profesyonel mantıkla yaklaşıyor olmamızdır. Bizim için her şeyin önünde, oyuncuyu öncelikle kendimiz seyrediyoruz. Hangi takımda ve hangi mevkide oynayabilir diye düşünüp, karar aldıktan sonra kulüplere öneriyoruz. Bugüne kadar Türkiye’ye yaklaşık 10 yabancı oyuncu getirdik ve bunların 1-2 tanesi hariç hepsi oynadıkları takımlarda başarılı oldular. Futbolda da neyazık ki %100 şansınız olmuyor.”

“MAYIS AYINA İYİ OYUNCU KALMAZ”

-Kulüpler neden sürekli olarak menajerlerden şikayet ediyorlar. Hatta yakın bir zamanda üç kulübün başkanı televizyona çıkarak menajerleri ağır bir dille eleştirdi, özellikle Aziz Yıldırım’ın çok sert ifadeleri oldu.
“Orada neler olduğunu tam olarak bilemiyorum ama ben şöyle birşey söyleyeyim; ben bir oyuncuyu bir kulübe önerdiğim zaman, kulübe bir kaç gün süre veririm ve başka bir kulüple asla konuşmam. Ve yanıt aldıktan sonra başka kulüplerle görüşürüm ya da görüşmem. Çünkü hepimiz birbirimizin yüzüne bakıyoruz ve ben buna çok önem veriyorum.

Bence burada kulüplerin yaptığı danışıklı dövüş de var. Daha önce de söylediğim gibi çıkar kaygısı taşımaları büyük rol oynuyor . Bana göre alıcı kulüplerin yapması gereken, biraz geriye çekilmek. Çünkü bu durumda belki oyuncu ortada kalacak, belki 7-8 liraya alacağı oyuncuyu 5 liraya alacak. Örnek de Lugano’dur. Fenerbahçe’nin bu olayda izlediği yol çok doğru. Bugün Lugano’nun, Lazio’ya gidiyor diye bir çok haberi çıkıyor. Mukavelesi biten bir oyuncuyu, Avrupa’da iyi bir takım istiyorsa mayıs ayına bırakmaz. Sözleşmeyi ocak-şubat ayında yapar çünkü hakkı var. Fenerbahçe’nin yaptığı teklifi Lugano kabul etmedi, peki ne oldu, Lugano hiçbir yere gidemedi. Şimdi büyük bir ihtimalle Fenerbahçe çok daha az  bir rakamla Lugano’yu kadrosunda tutacak. Bu nedenle transferde çok aceleci davranmamak lazım. Biz de bir oyuncu için, yabancı bir kulüple görüşmelerimizi sürdürüyoruz, bonservis bedeli olarak ilk istedikleri rakamla  1,5 ay sonra istedikleri rakam neredeyse yarı yarıyadır. Doalyısıyla transferlerde doğru strateji ile hareket etmezseniz, çok fazla bir bütçe sizin cebinizden çıkmış olur.”

“İSMAİL KÖYBAŞI FORMAYI KAPACAKTIR”

-İyi bir transfer nasıl yapılır?
“Bence transferleri hocanın isteğinden daha çok, kulüplerin kendi sistemini yaratması gerekiyor. Bir hoca ile anlaşıyorsunuz, 7-8 oyuncu transfer ediyorsunuz, hoca başarısız olunca yerine bir başkası geliyor. Gelen hoca da bu transferlere soğuk bakıyor ve yeni oyuncular istiyor. Bu politika kulüpleri bitirir. Kulüpler kendi scout sistemini kurmalı ve bu sistemi iyi bir şekilde işletmeliler. Bu sistemi 10 seneden beri söylüyoruz ama yeni yeni gündeme geliyor. Her mevkiiye belli oyuncular listelenir, şartları araştırılır. Hoca geldiği zaman da sağ bek, sol bek ve santrafor istiyorum dediği zaman bu listeden oyuncular önüne koyulur. Bu oyuncuların bir kaç yıldır izlendiği ve başarılı olacaklarına inanıldığı hocaya anlatılır, iyi transfer de böylece yapılır. Tabii ki hocanın istediği bazı oyuncular alınabilir ama tüm istediği oyuncular alınmamalı.”

-Hocanın istediği tüm oyuncular alındığı zaman da türlü dedikodular ortaya çıkıyor. Bazı teknik direktörlerin transferlerden komisyon aldığını sık sık duyuyoruz size göre kulupler nasıl yönetilirse bu tarz dedikodular duymayız?
“Anlattığım sistem düzgün bir şekilde işletilirse, bu tür dedikodulara da yer kalmaz. Futbol çok büyük bir pastadır kulüpler ayakta kaldığı sürece futbolun içinde olan her bir birey yeteri kadar bu  pastanın diliminden faydalanır. Kulüpler batarsa, herkes zarar görür. UEFA kriterleri gerçekleşirse işler yine düzelir. Bu kriterde, herkesin belirli bir bütçesi var, bu bütçenin dışına çıkılamıyacak. Bu bütçenin dışına çıktığı zaman, önce uyarı, puan silme ya da küme düşme cezası verilebiliyor… Böylelikle profesyonelleşme sağlanır. Transferi hocalar değil, kulüp kendi sistemi içinde yapmalı ve bir kişiye bırakmamalı. Oyuncuyu seyreden kişilerin de kulüplerle temas kurmasına izin verilmemeli ki, dedikodular önlensin.”

-Bir kulüple sözleşme imzalarken nelere dikkat ediyorsunuz?
“Oyuncunun oynadığı ve 1.adam olacağı mevkisi ile kulübe uyumuna dikkat edip transferi gerçekleştiriyoruz. Örneğin İsmail Köybaşı transferi. Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile ismi anıldı. Ama biz  bu transferi işi masaya yatırdığımızda  Beşiktaş kulübünün uygun olduğuna karar verdik ve Beşiktaş kulübü ile hiç gel-git yaşamadan sözleşmemizi imzaladık. İleride Avrupa’da İsmail’i görürsek şaşırmam.”

-Bu sezon sizi en çok şaşırtan transfer hangisi oldu?
“Mehmet Topuz transferi diyebilirim.”

-Menajerler ve kulüplerin diyalogları nasıl oluyor?
“Menajer kulüp yöneticisi ile görüşür ve lisansı doğrultusunda  oyuncu için karar verme yetkisi ile yorum yapıp bir karara bağlandıktan sonra süreci ilerletirler.”

-Türkiye’de menajerler konuşulduğu kadar fazla para kazanıyorlar mı?
“Türkiye’de bu işi hakkıyla yapan, biz de dahil toplasanız 6-7 tane ciddi menajer var. Tabii ki iyi para kazanıyoruz ama öyle abartılacak kadar miktarlarda paralar kazanmıyoruz.”

-Menajerler transferlerden ne kadar kazanıyor?
“Oyuncuya ve yapılan anlaşmalara göre %5-%10 arasında değişim göstermektedir.”

-Mehmet Topuz transferi uzun süre gündemi meşgul etti. Bu transferle ilgili neler söylemek istersiniz?
“Söyleyebileceğim şey transferi çok konuşuldu çok karın ağrılarıyla geçti fakat benim görüşüme göre oynamak istediği kulübün formasını üzerine geçirip sözleşmesini imzaladı.”

You may also like

0 comments

Leave a Reply

By