‘Bayrağımız ve marşımız kalbimizde’

Kosova milli futbol tarihinin ilk maçında oynayan Loret Sadiku, Hilmi Sever’in sorularını yanıtladı. Sadiku, formalarında taşıyamadıkları Kosova bayrağını ve söyleyemedikleri milli marşlarını kalplerinde taşıdıklarını belirtti.

Loret Sadiku, sezon başında İsveç temsilcisi Helsinborg’dan Süper Lig ekibi Mersin İdman Yurdu’na transfer oldu.

Kosova, İsveç ve Arnavutluk vatandaşlığı bulunan Loret Sadiku’nun hayatı bir film senaryosuna benziyor.

Henüz sekiz aylık bir bebekken İsveç’te mülteci kampında yaşamaya başlamış. Üç yıl mülteci kampında yaşadıktan sonra bir yıl İsveç’te bir kilisede kaçak olarak kalmış. Kaçak kaldığı ülkenin vatandaşlığını aldıktan sonra, milli formasını da giydi ancak A milli takım tercihi anavatanı Kosova oldu.

Sadiku, çocukken bugünlere geleceğini hayal bile edemediğini belirtti.

Futbola nasıl başladınız?

Futbola İsveç’in Varnamo takımında başladım. Daha sonra Helsinborg’a gittim, iki buçuk yıl oynadıktan sonra kulüple bazı problemler yaşadım. Sezon başında Mersin’e geldim ve kariyerimi burada sürdürüyorum.

Arnavutluk, Kosova ve İsveç vatandaşlığınız var? İsveç 21 Yaş Altı Milli Takımı’nda forma giydiniz. Neden Kosova Milli Takımı’nı seçtiniz?

Açıkçası tam nedenini ben de bilmiyorum. Ama bu tercih kendimi çok iyi hissettirdi. Özellikle Kosova tarihindeki ilk maçta oynamak, formasını giymek çok özeldi. Hâlâ tercihimi değiştirme hakkım var ama şimdilik Kosova’da kendimi iyi hissediyorum.

FIFA’nın Kosova’ya hazırlık maçı yapabilme izni vermesi, Kosova’ya neler kazandırdı?

Bence önemli şeyler kazandırdı. Öncelikle futbolun Kosova’da daha çok sevilmesini sağladı. Bizleri Kosova forması ile oynarken gören çocuklar için de bir umut oldu. Bizi örnek almaya başladılar. Bunun yanı sıra Kosova adını dünyada bilen çok yoktu. Belki ilk maçımızı oynadığımız Haitililer bile Kosova diye bir ülke olduğunu bilmiyordu. Ama artık öğrendiler.

İlk maçımızda inanılmaz bir ortam vardı. Daha önce hiç kendimi böyle hissetmemiştim. Kosova halkı maçtan önce otele bizi desteklemeye geldi. Hep yanımızdalardı. Sahaya çıktığımızda stat doluydu. Evet belki daha kalabalık seyirci önünde de oynadım, ama hiç bu kadar bağıran bir taraftar grubu görmemiştim. Bu da beni özel hissettirdi.

Kosova’da savaş bitmiş olsa bile savaşın yaralarını hala içinde yaşayan insanlar var. Savaşı yaşayan insanlar bunu asla unutamaz. Benim savaşı yaşamış bir tanıdığım var, geceleri hala yattığında çığlıkla uyanıyor.

Kosova’nın oynadığı maçlarda formanızda Kosova bayrağı yok ve milli marşınız okunmuyor…

Tabii ki bu bizim için bir eksiklik. Herkes ülkesinin bayrağını göğsünde taşımak ve milli marşını söylemek ister. Ama ileride bu da olacaktır. Biz bayrağımızı ve milli marşımızı kalbimizde hissediyoruz. Futbola aç olan Kosova halkının verdiği güç, bu eksikliği kapatıyor. Kosovalılar da tıpkı Türkler gibi futbola büyük bir sevda ile tutkun.

Aileniz Kosova’dan İsveç’e, Sırbistan’ın işgali nedeniyle mi göç etti?

Evet. Ben çok küçüktüm. Ailem ilk olarak ben doğmadan önce savaş nedeniyle göç etmiş. Daha sonra ise Kosova’nın güvenli olduğunu düşünerek geri dönmüşler. Ben bu yıllarda Kosova’da doğdum. Ancak ailem, Sırp askerleri tekrar gelince bir kez daha İsveç’e sığınma kararı almışlar. O günler çok zormuş. Bir Sırp sokakta gezince, hemen evlerin ışıklarını kapatıp, sessizce saklanıyorlarmış. Daha sonra ise güvenli evlere kaçıyorlarmış.

Ben sekiz aylık bebekken ilk olarak Malmö’de bir mülteci kampına yerleşmişiz. Ardından İsveç’in güneyindeki başka bir kampta üç-dört yaşıma kadar yaşadık. Orada dünyanın her yerinden insanları görmüştüm; Afrikalı, Arap, Balkanlardan gelenler… İlerleyen günlerde İsveç Hükümeti yaşanan sorunlar nedeniyle, mülteci kampında daha fazla kalmamıza izin vermedi.

Mülteci kampından sonra İsveç’te yaşamınızı nasıl devam ettirdiniz?

Geri dönmek istemiyorduk. İsveç’te yaşayan bir aile bize yardımcı oldu. O ailenin yardımı sayesinde, İsveç’te yaşama hakkını elde edene kadar yaklaşık bir yıl bir kilisede kaçak olarak yaşadık. Daha sonra ise İsveç vatandaşlığını hak ettik ve bugünlere geldim.

Ailen savaş günleriyle ilgili size neler anlattı?

Açıkçası o günlerle ilgili aileme çok fazla soru sormadım. Hem onları üzmemek istiyorum hem de ben de bu konulardan fazla hoşlanmıyorum. Konuştuğumuz kadarıyla savaş zamanının çok zor zamanlar olduğunu anlatıyorlar, sürekli saklanmak zorunda olduklarını söylüyorlar. Sırp biri gelirken, evlerinin ışıklarını kapatmak zorunda olduklarını ve güvenli başka bir eve sığınmak zorunda kaldıklarını anlatıyorlar.

Kosova’ya sık gidiyor musunuz? Orada savaşın izleri hâlâ hissediliyor mu?

Tabii ki oradaki savaş bitmiş olsa bile savaşın yaralarını hâlâ içinde yaşayan insanlar var. Ben savaşta bulunmadım, eminim ben de tanıklık etseydim ömrüm boyuncu unutmazdım. Kosova’ya elimden geldiğince sık gidip, uzun süre kalmak istiyorum. Oradaki insanları görmek ve onlarla konuşmak istiyorum. Savaşı yaşayan insanlar bunu asla unutamaz. Benim savaşı yaşamış bir tanıdığım var, geceleri hâlâ yattığında çığlıkla uyanıyor.

Beğendiğiniz Türk futbolcular kimler?

Oynadığı zamanlarda Hakan Şükür’ü çok seviyordum. Şimdi ise Arda Turan’ı. Rüştü’yü de seviyordum, çünkü farklı bir kaleciydi.

You may also like

0 comments

Leave a Reply

By